27 Mayıs 2014 Salı

Bir iflasın düşündürdükleri




Hafta başı sektörde önemli bir gelişme yaşandı. 

Herkesin aklına hemen Altın Palmiye geliyor normal olarak. Yok, ondan bahsetmiyoruz: Sektörün köklü şirketleri olan Fida Film ve Tiglon konkordato ilan ettiler.

Konkordato'nun Türkçesi "iflas ertelemesi", bir diğer ifadeyle borçlarını ödeme imkanını yitiren bu şirketler borçlarını yeniden yapılandırmak için resmi başvuruda bulundu.

Son yıllarda sektörde değişen güç dengeleri, manasız yoğunlaşma ve rekabet koşullarındaki çarpıklıkların etkisini gösterdiğini söylüyorduk. Elbette bu bahsettiğimiz durumlar sadece bağımsız yapımcıları değil, dalga dalga sektörün tamamını etkilemeye başladı artık. Bu iflas hali biraz da bunun kanıtı niteliğinde.

Her iki şirketin de piyasada bir süredir ödeme sıkıntısı yaşadığı biliniyordu, bu meselenin ticari kısmı. Ancak bu konkordatonun bir de sektörel yansımaları olacak, hep birlikte göreceğiz.

Tiglon son yıllarda birçok yerli filmin dağıtımını üstlenenen bir şirketti. Ayrıca  yerli filmlerin dvd ve vcd mecrası olarak yapımcılarımızın kapısını çaldığı iki adresten  biri durumundaydı.

Bu iflas erteleme durumunun sektörde yakın gelecekte nasıl yeni dengeler ve dengesizlikler yaratacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Özellikle bu yıl yerli filmlerin vizyon konusunda sıkıntı çekebilir.

Sinema sektörüyle ilgili yasal düzenlemelerin akibeti belirsizliğini koruyor. Buna bir de piyasanın her anlamda kendi haline bırakılması sonucu başka artçı şoklar da olabilir. 

Altın Palmiye çok çok güzel bir başarı. Ama Galatasaray'ın UEFA kupası aldıktan sadece iki yıl sonra üç kuruş transfer alacağı yüzünden Ribery'yi kaybettiğini hatırlatalım.


 







10 Mayıs 2014 Cumartesi

120


Bu yazının başlığını aynı adlı filmle karıştırmayınız, bu 120 başka 120...

Mayıs 2014 itibariyle türkiye'de 423 sinema, 2140 perde bulunuyor.

Bu 423 sinemanın 255 tanesi bağımsız sinema.

Yani herhangi bir büyük grupla alakası bulunmayan sinemalar.

255 bağımsız salonun 120 tanesi ise "bir" veya "iki salonlu" sinema salonu.

Bu da Türkiye'deki toplam sinema sayısının %28'i demek...

Herkes 65 sineması olan Mars'ı konuşuyor, ki sebepsiz de sayılmaz.

Ama kimse bu 120 sinemayı konuşmuyor.

Dijital projeksiyona sahp sinemalar tüm Avrupa'da hızla çoğalırken Türkiye bu alanda geç kaldı.

Ta ki başta stüdyolar 'artık 35 mm kopya göndermeyeceğiz' diyene kadar. Sonra yalap şap modeller üretilmeye başlandı.

Şu anda yerli yapımcılar Vpf ödemek zorunda bırakılırken esas bu sistemden faydalanan stüdyolar tek kuruş ödemiyorlar.

Ve Mayıs 2014 tarihi itibariyle adam akıllı bir VPF sistemimiz yok.

Gelelim 120 sinemaya: Bu salonların çoğunun VPF modelini uygulaması veya kendi imkanlarıyla dijital projeksiyon makinesi alması mümkün olmayacak.

Peki ne olacak?

Bu 120 salon kapanacak mı?

Tüm Avrupa'da devlet fonları ve yerel inisiyatifler bağımsız filmlerin, Avrupa filmlerinin gösterildiği alternatif sinemaların dijital yatırımlarını destekleyen  aktif politikalar üretirken bizde resmen 'tık' yok.

Yapımcıların masaya oturup konuşacağı dağıtımcılar veya sinema salonu sahiplerinin oluşturduğu bir meslek birliği de yok.

Bakanlık zaten durumun vahametinin pek farkında değil, sadece vizyona giremeyen filmden destek tutarını geri isteyen bir içtihat üretip işin içinden sıyrılıverdi.

Film yapımının desteklemesi falan güzel şeyler de, bu filmleri gösterecek sinema salonu olmadıktan sonra neye yarar?

Bu 120 bağımsız salonun akibeti penaltılara kalmış gibi görünüyor.

Uzatma Dakikaları'ndan söylemesi...