24 Ocak 2013 Perşembe

Bu filmler nasıl yapılıyor peki?


Dostumuz Yamaç Okur'un 'Türk Sinemasında Devlet Desteği' isimli çalışmasının genişletilmiş versiyonunu inceledim dün akşam. 

Bakanlık desteği alan filmleri, bunların yönetmen ve yapımcı bilgilerini, vizyona girmiş olanlarının hasılat ve seyirci sayılarını, filmlerin uluslararası festival performanslarını vs. içeren oldukça hacimli bir çalışma bu. 

Bu çalışmada altı çizilen ilginç nokta bakanlığın şimdiye kadar 265 adet filme verdiği toplam 61.092.000 TL destek tutarına karşılık bu filmlerin elde ettiği toplam gişe hasılatının 70.922.385 TL olması. (kaldı ki daha vizyona girecek olan filmler de var) Bu yönüyle bazı şer odaklarının bakanlık fonlarının çarçur edildiği şeklindeki argümanlarına karşı enteresan bir cevap niteliğinde olduğu kesin.    

Ancak Uzatma Dakikaları olarak bu çalışmada bizim dikkatimizi çeken şey biraz farklı:

Bu 265 adet filmden sadece 18 tanesi ortak yapım olarak (bunların da 13 tanesi Eurimages destekli) gerçekleştirilmiş. Bu yapımların da hepsi doğal olarak yapımcısı olan filmler.

Gelin atağın yönünü değiştirip meramımızı öyle anlatalım...

Keşke bu desteklenen projelerin bakanlığa sunduğu bütçeleri de biliyor olsaydık! Çok iyimser bir tahminle desteklenen filmlerin ortalama 500.000 TL bütçesi olduğunu varsayalım. Bu durumda desteklenen 265 filmin toplam bütçesi 132.500.000 TL olur. Bakanlığın ise bu tutarın 61.092.000 TL'sini verdiğini söylemiştik.

Peki geriye kalan 247 film nasıl finanse edilmiş de yapılmış acaba? Yani bu hesaba göre 70.000.000 TL nereden bulunmuş? Olasılıklar şöyle sıralanabilir:

a) Borç harç yaparak, baba parası veya banka kredisi alarak.
b) Evi barkı satarak.
c) Başka işlerden kazandığını buraya yatırarak, yada parası olan birilerinin kanına girerek.
d) Filmleri sadece bakanlık parasıyla tamamlayarak.
e) Hepsi

Bu çoktan seçmeli sorunun doğru cevabı yok. Herkesin kendi cevabı kendi doğrusu çünkü.

İyi de bu mesele niçin önemli? Önemli çünkü filmlerin destek tutarları ile gişe hasılatlarını karşılaştırmak olsa olsa bu sistemi ve filmleri eleştirenleri haksız çıkaracak bir resim çıkarıyor ortaya. Bizim talebimiz bu sistemin mutlaka değişmesi, geliştirilmesi ve yapımcılığın işlevinin artırılmasıdır. 

İlk filmini çeken insanlara şirket kurduran, yönetmenleri noter ve mali müşavirlerle yüz göz eden, yapımcı şirketlerin üç senede bir projeyle başvurmasına izin vererek elini kolunu bağlayan bir destekleme mekanizması ne yazık ki bu tabloyu değiştiremez.

Uzun lafın kısası bakanlık "en büyük yapımcı" olmaktan vazgeçmeli diyoruz.

Uzatma Dakikaları "ne tarz filmleri desteklemeli?" diye tartışmak yerine 'nasıl bir destekleme mekanizmamız olmalı?' diye düşünmeyi ve bu yolda kararlı adımlar atılmasını öneriyor...



 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder